13 Ocak 2015 Salı

The Imitation Game

 

 2011 tarihli "Hodejegerne" ile adını duyuran Norveçli yönetmen Morten Tyldum yeni projesinde bu defa Hollywood'a transfer olarak ünlü matematik dehası Alan Turing'in biyografisiyle karşımıza çıkıyor.Toronto Film Festivali'nden büyük ödülü kazanarak Oscar'ın bu yılki en büyük favorilerinden biri olan The Imitation Game yapı olarak tam anlamıyla Hollywood'un Oscar sezonu için çıkardığı biyografilerinden bir diğeri.


Film 2. Dünya Savaşı sırasında savaşın kaderine etki eden ünlü matematikçi Alan Turing'in Nazilerin kullandığı enigma kodunu çözme sürecini flashbacklerle destekleyerek anlatıyor.

 

 

The Imitation Game yönetmen Morten Tyldum'un akıcı anlatımı, kurgusu ve Graham Moore'un birkaç eksisine rağmen hedefi bulan senaryosuyla genel anlamda başarılı bir biyografi.Farklı ve itici bulunan karakterinden dolayı çocukluğundan beri dışlanan ve kendini matematik bulmacaları çözmeye adayan eşcinsel bir adamın matematiği kullanarak belki de tüm insanlığın tarihini değiştirmesine şahit oluyoruz.Kimi zaman hedefi uğruna soğuk kanlı tercihler verdiğini gördüğümüz Alan Turing'in yaptığı tüm fedakarlıklara rağmen eşcinsel olduğu için takdir görmemesi ve hayatı boyunca bunun sıkıntısını çektiğine şahit oluyoruz.Graham Moore'un senaryosu karakterin hayatının anlatıldığı bölümü çok iyi gözler önüne seriyor.Tüm o olayların yaşandığı bölümleri çok iyi kavrıyor.Fakat finalle beraber senaryoda bazı eksiklikler de kendini belli ediyor.Karakterin eşcinselliği yüzünden yaşadığı sorunlar hep vurgulansa da bu noktanın tam olarak üzerinden gidilmiyor.Böylelikle finalde çıkan yazılar çok değinilmemiş noktaların olduğunu fark etmemizi sağlıyor.Alan Turing'in mesleki yönden yaptıkları iyi yansıtılsa da madalyonun diğer tarafından bakıldığında biyografisinde çok önemli bir yere sahip olan eşcinselliği ve intihara giden süreci, pek değinilmemiş hissi yaratıyor.Sonuç olarak Graham Moore'un oldukça iyi giden senaryosu finalde boşluk hissi yaratarak hafif bocalıyor.


Fakat bu tip eksilerine rağmen The Imitation Game genel anlamda hedefi bulan ve etkilemeyi başaran bir biyografi.Akıcı anlatım William Goldenberg'in sağlam kurgusuyla birleşiyor.Alexandre Desplat'ın müzikleri oldukça başarılıyken sanat yönetimi de dönemi yansıtmakta başarılı.Fakat öte yandan Morten Tyldum'un yönetmen koltuğunda daha çok varlığını hissettirmesini dilerdim.

 

Televizyon dizisi Sherlock'tan hızlı konuşmalarına ve kendine güvenen zeki adam rollerine alıştığımız Benedict Cumberbatch kuşkusuz rol için uygun bir seçim.Alan Turing mükemmel olmasa da hakkını vererek yansıtıyor.Keira Knightley ise fena olmamasına rağmen Oscar adaylığı hak edecek bir rol sergilemenin olmanın uzağında.

 

The Imitation Game eksiklerine rağmen Alan Turing'in hayatının önemli bir kısmını başarılı şekilde yansıtan bir biyografi.


PUAN:7.3   NOT:B

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder