7 Aralık 2014 Pazar

Nightcrawler


 The Fall, The Bourne Legacy ve Real Steel gibi filmlerin senaristi olarak bildiğimiz Dan Gilroy ilk yönetmenlik denemesinde kamerasını medyaya çevirirken yarattığı arıza karakteriyle belleklerde yer edecek.Medya'nın karanlık yüzünü ele almasıyla ilk akla Sidney Lumet'ın Network'ünü getiren Nightcrawler Jake Gyllenhaal'ın performansıyla parladığı başarılı bir ilk film.

 

Daha önce alışık olmadığımız kalıplarda bir başkarakteri olan film; Louis Bloom adında yanlız yaşayan, işsiz bir adamı anlatıyor.Bir gece şans eseri bir araba yangınına şahit olurken olayı kameralarıyla çeken gazeteciler ilgisini çeker.Bundan sonra kendi de serbest bir çalışan olarak kamerasıyla geceleri yaşanan haber niteliğindeki olayları kaydetmeye başlar.Fakat başkarakterimizin anormal kalıplarda bir insan olması olayı farklı noktalara sürükleyecektir.

 

Nightcrawler ilk yarısıyla oldukça bilindik kalıplarda seyrediyor.Çok aşina olduğumuz bir yükseliş hikayesi anlatan film ilk yarı boyunca her hareketinden bir gariplik gözlemlediğimiz ana karakteri anlamak dışında farklı veya artı bir yön söylemek güç.Bir sonraki adımda ne olacağını anladığımız klişe bir ilk yarıyı atlattıktan sonra film yükselişe geçiyor.Dan Gilroy'un gerilimi anbean arttıran yönetmenliği, senaryonun ilk yarının aksine farklı yollara sapması ve Louis Bloom'un anti kahraman karakterinin daha da derinleşmesi filmin kalitesini ve alt metinlerin çarpıcılığını daha da arttırıyor.Dan Gilroy senaryosunda tamamen ana karakterine bel bağlamış.Kaleminden çıkardığı sosyopatı özgün dikişlerle işlemesi kuşkusuz filmin en unutulmaz yönü.Medyanın karanlık yüzünü örneklerinin aksine farklı yollardan ele almasıyla hanesine artı puan yazdırırken, ucunu rahatsız edici boyutlara ulaştırmaktan çekinmiyor.Ahlak meselesini masaya yatırırken birçok film ve karakterin esintisini de beraberinde taşıyor.

 


Nightcrawler aynı zamanda bir ilk film olmanın dezavantajlarını da yaşamış.Dan Gilroy'un özellikle ilk yarıda aksayan yönetmenliği tecrübe eksikliğinin bir sonucu.Bu nedenden dolayı film karakterin yarattığı potansiyele erişemiyor.Fakat, bir ilk film için başarılı mı denilirse, genel anlamda tabiki evet.Özellikle ikinci yarının yarattığı gerilim atmosferi kalp atışlarını hızlandırıyor.Ev ve restoran sahnesi başlıca öne çıkan çok iyi çekilmiş sahneler.Filmin son bölümündeki sorgu sahnesinden sonra yönetmenin "The Usual Suspects" e yaptığı gönderme de gözlerden kaçmıyor.Çoğu sahnesi gece karanlığında geçen filmin atmosferi temiz bir teknik çalışmayla oluşturulmuş.James Newton Howard'ın tüm olmasa da bazı besteleri filme iyi bir ruh katmış.


İri gözleri ve bakımsız saçlarıyla tam bir psikopatı canlandıran Jake Gyllenhaal rolünün hakkını sonuna kadar verirken karakterin akıllara kazınacak olmasında kuşkusuz Dan Gilroy kadar pay sahibi.Zaten projelerini çok iyi seçen bir oyuncu Jake Gyllenhaal.Bu da onun sergilediği en mükemmel performanslardan biri.

 

Nightcrawler'ı izledikten uzun zaman sonra bile filmi andığınızda muhtemelen ilk aklınıza filmin ana karakteri ve Jake Gyllenhaal'ın sergilediği performans gelecektir.İşte Nightcrawler sinemaya unutmaz bir karakter daha eklemesi bakımından değerli bir film.Ayrıca kimi eksilerine rağmen oldukça kaliteli bir ilk film.

 

PUAN:7.5   NOT:B+

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder