28 Eylül 2014 Pazar

The Fault in Our Stars

 Yazar John Green'in romanından Josh Boone'un yönetmenliğinde sinemaya uyarlanan The Fault in Our Stars; hayatını kanserle savaşarak geçiren genç yaştaki Hazel'in kanserle mücadele eden insanların bir araya geldiği bir destek grubunda tanıştığı Augustus ile yaşadığı aşkı anlatıyor.Romantizmi ve dramı harmanlayan bir gençlik filmi bu.The Fault in Our Stars gençlik filmi klişelerine ve sinemasal anlamda çok kaliteyi yakalayamamasına rağmen geleceği olmayan bir aşkın melodramına varabildiğimiz yılın hoş filmlerinden biri.


Hazel kanser hastalığının ve ölme ihtimalinin verdiği olumsuz psikolojik etkilerden ötürü bunalımdadır.Daha sonraları tanıştığı kanser hastası Gus ise hastalığı hakkında Hazel'den farklı düşünmektedir.Giderek yakınlaştığını izlediğimiz ikilinin aşkı kanser hastalığının odağında anlatıyor.Giderek tanıyıp sevmeye başladığımız karakterlerin aşkları ve hastalık mücadeleleri film ilerledikçe daha dramatik bir hal almaya başlıyor.




Yönetmen Josh Boone anlatıyı ön planda tutmayı tercih ediyor.Sonlara doğru iyice ağırlığı hissettiren dram duygusu var.Özellikle duygusal yoğunluğun seyirciyi içine almayı başarması filmin en büyük artısı.Bu noktada senaristler Scott Neustadter ve Michael H. Weber'ın yazdığı iyi diyaloglar bu duygusal yapıya büyük katkı sağlıyor.Öte yandan yönetmenliği tat vermeyen Josh Boone'un sırtını müziklere ve oyunculara yasladığını söyleyebiliriz.Başta Shailene Woodley olmak üzere her sahneyi oyuncunun yeteneklerine bırakıyor.Açıkçası Shailene Woodley,Ansel Elgort ve Willem Dafoe bu kadar iyi olmasaydı filminde çok ayakta durabileceğini söylemek zor.Çünkü sinemasal anlamada çok bir kalite ortaya koyamaması ve sık sık yer alan klişeler gibi eksileri daha çok ön plana çıkmış olacaktı.Karakterlerin sempatikliği ve bu doğrultuda bu üç oyuncunun performansı filmin eksilerini perdelemiş.Tüm bunların dışında filmde gereksiz sahneler ve vasat yan öykülerde mevcutken yaklaşık son 45 dakikada artan dramın hedefini bulması filmi kurtarıyor.


Willem Dafoe yazar rolüne kısa süresine rağmen akılda kalıcı bir performans ortaya koyarken "The Descendants" ile tanıdığımız Shailene Woodley'ı kısa saçları ve solunum cihazıyla izliyoruz.Shailene Woodley hastalıklı genç kız rolünün hakkını verirken ağlama sahnelerinde üstesinden başarıyla geliyor.Öyle ki oyunculuğuyla Hazel Grace karakterini kafamızda bütünleştiriyor.Ansel Elgort'un ise Woodley'den çok aşağı kalır yanı yok.Üstelik iki oyuncunun kimyalarının tutmuş olması filmin ayağının daha sağlam yere basmasını sağlıyor.


The Fault in Our Stars eksikleri bariz bir şekilde ortada olan bir film.Fakat buna rağmen oyuncuları,sağlam diyalogları ve etkileyen melodramı sayesinde gözünüze bir perde çekebilirseniz kendinizi karakterlere ve filmin melodramına kaptırabileceğini bir işe dönüşüyor.


PUAN:7   NOT:B

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder