4 Ağustos 2014 Pazartesi

Seul contre tous


Arjantinli yönetmen Gaspar Noé'nin ilk uzun metraj filmi Seul contre tous/I Stand Alone bir kasabın karamsar dünyasını sert sistem eleştirileriyle gözler önüne seren çarpıcı bir film.Film aslında Gaspar Noé'nin 1991 yılında çektiği 'Carne' adlı kısa filminin devamı niteliğinde.Carne'den tam 7 yıl sonra Gaspar Noé hikayesini devam ettiriyor.Film, neredeyse bütüne yayılan bir dış ses eşliğinde bir kasabın insanlık hakkındaki düşüncelerini karamsar bir yapıyla seyircinin suratına vuruyor.Gaspar Noé kendi düşüncelerini bir kasabın ağzından anlattığı tokat gibi bir filmle sinemaya giriş yapıyor.


Film Noé'nin yorumuyla ahlak dersi veren sahneyle açılıyor.Bu ilk sahne devamında gelen hikayenin ipuçlarını da taşıyor.Ardından Noé Carne'yi özetleyen bir giriş yapıyor.İsmi belirsiz kasabımız (Philippe Nahon) engelli bir kıza sahip yeni hapisten çıkmış işsiz bir kasaptır.Parasızlığı yüzünden çocuğuna hamile olan bir kadınla ilişki yaşamaktadır.Kasabımız hayatın ona yaşattıkları karşında isyan noktasına gelmiştir.Bizde film boyunca kasabın başına gelenleri ve düşüncelerini izliyoruz.Ahlak, adalet, sınıfsal ayrılıklar başta olmak üzere bir çok konuda kasabımızın (yada kasabın ağzından Gaspar Noé'nin) düşüncelerine şahit oluyoruz.Seul contre tous karamsar bir film üstelik nihilist bir tavır sergilediği de söylenebilir.Gaspar Noé en başta oluşturduğu kasap karakteriyle olağanüstü bir karakter derinliği yakalamış.Sistemin ona yaşattıkları karşısında kendi doğrularını savunan ,hayat karşısında karamsar bir kasap bu.Muhteşem finale kadar bu karamsar yapı devam ediyor.Finalde ise Gaspar Noé adeta döktürüyor.Noé tüm karamsar düşüncelerin yanına çarpıcı bir final ekliyor.Finalin filmin derinliğini ikiye katladığını söyleyebilirim.



Gaspar Noé şiddeti tüm gerçekçiliğiyle ortaya koyan sert bir anlatım üslubunu tercih ediyor.Orjinal ve yenilikçi bir yönetmenlik ortaya koyan Noé sahne geçişlerinden,garip seslere ve ekran yazılarına kadar bir çok orjinal hamlede bulunuyor.Alışılmışın dışındaki yönetmenliği seyirciye soğuk duş etkisi yapıyor.Final ise akıllardan çıkmayacak sahnelerden oluşuyor.Philippe Nahon karakterine cuk diye oturmuş.Noé nokta atışı bir seçim yapmış.Philippe Nahon karakterin özelliklerini o kadar abartısız ve doğal bir şekilde yansıtıyor ki karakterin aramızdan biri gibi oluşu,inandırıcılığı iki kat artıyor.Finalde ise performansının zirvesini ortaya koyuyor.Ayrıca değinmek gerekirse filmin kurgusu da diğer her şeyi gibi son derece orjinal.Son olarak finalde çalan 'Canon & Gigue in D major' parçası harika bir etki yapmış

 

Seul contre tous, bir kasabın beyin haritasını sert düşüncelerle ortaya koyan, düşünceleriyle kolay kolay unutulmayacak etkileyicilikte bir film.Üstelik sinema tarihindeki en iyi oluşturulmuş karakterlerden birine de sahip.Kendi adıma başyapıtın sınırından dönen harika bir yapım.Filmi henüz izlememiş olanlara ilk önce yönetmenin 1991 yılında çektiği Carne adlı kısa filmini izlemesini öneririm.


PUAN:8.2   NOT:A-


 


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder