6 Ağustos 2014 Çarşamba

Irreversible

 


Gaspar Noé'nin ilk filmi Seul contre tous'dan tam 4 yıl sonra gelen Irréversible çıktığı zaman büyük olay yaratmış hatta Cannes Film Festivali'nde yuhalanan olaylı bir film olarak hafızalarda iz bırakmıştı.Kimileri tarafından yerin dibine sokulan kimleri tarafından başyapıt ilan edilen bir film bu.Gaspar Noé'nin bambaşka bir estetik yapıyla inşa ettiği Irreversible sinemada eşi benzerine çok sık rastlayamayacağımız çok sert ama bir o kadar da değerli bir başyapıt.

 

Daha ilk dakikalardan başımızı döndüren yerinde durmak bilmeyen, etrafta dönüp duran bir kameranın etkisiyle filme başlıyoruz.Tüyleri diken diken eden bir atmosfer ve alttan alttan verilen müzik daha ilk sahneden hipnotize ediyor.Bu belki de sinema tarihinin en iyi kamera kullanımlarından biri.Durmak bilmeyen kamera adeta filmin ruhunu özetlerken inanılmaz bir atmosfer oluşumunu sağlıyor.İlk sahnelerde karşımıza Noé'nin o ünlü isimsiz kasabı çıkıyor.İlk filmine gönderme yaptıktan sonra tersten başa doğru bir olay örgüsüyle hikayemiz başlıyor.Gaspar Noé'nin bu tercihi akla ilk Christopher Nolan'ın şaheseri Memento'yu getiriyor.Ardından sıradan bir film hikayesi gibi görünen ama aslında her birimizin yada yakınının hayatında başına gelebilecek bir olaydan derin izler bırakabilecek hikayemiz başlıyor.Olay basit gibi gözüküyor.Ortada kadına yapılan bir tecavüz ve ardından intikam almak isteyen kadının iki yakını.Fakat film bu basit gibi görünen ama derin izler taşıyan olayı öyle bir estetikle yansıtıyor ki hayretler içerisinde izliyorsunuz.Gaspar Noé estetik filme nasıl yansıtılır konulu bir ders veriyor.Filmin seyircinin suratına vurduğu tokadın şiddetini kat kat arttıran bir ışık ve müzik kullanımı.Noé ışığı öyle bir kullanıyor ki adeta her anında filmin ruhuna adapte ediyor.Aslında bu yönü bakımdan da filmin ruhunu yansıtan ışık kullanımı nasıl olur adlı bir ders.Thomas Bangalter Irreversible için yaptığı müzikler ise etkileyiciliği kat be kat arttıran ögelerden biri.


Peki Noé ne yapmaya çalışıyor ? Bir film için sıradan gözüken bu hikaye öyle bir anlatılıyor öyle bir gerçekle seyircinin yüzüne vuruluyor ki etkilenmemek mümkün değil.Sonuç olaraksa Noé hedefi on ikiden vurup amacına ulaşıyor.Peki ya yönetmenin amacı ne mi? işte sanırım filmi bu kadar tartışılır kılan soru.Film çok tartışıldığı için bu noktaya değinmek zorundayım.Kimilerine göre o uzun bitmek bilmeyen ünlü tecavüz sahnesi iğrençlikten,seyirciye işkence çektirmekten hatta kimilerine göre yönetmen fantezisi ve kadın düşmanlığından ibaret.Peki ya gerçek hayatta da yaşanan bu olay yönetmen tarafından en sert ve en açık biçimde yansıtılınca neden bir kısmı rahatsız ediyor.Bana göre Noé'nin amacı ne kadın düşmanlığı ne de kendi fantezileri.Noé kadına yapılan bir tecavüzü en sert biçimde anlatıyor ve aslında bu kadar sert bir üslupla anlatması filmi daha değerli kılıyor.Sonuçta yönetmen var olan bir şeyi ekrana getirmiyor mu?

 

 

Film çok tempolu başlıyor 97 dakika su gibi akıp geçiyor.Gaspar Noé akıl almaz bir kamera kullanıyor ki yukarda da dediğim gibi sinemanın gördüğü en iyi kamera kullanımlarından biri.Etrafta her an dönüp duran (tecavüz sahnesi hariç) baş döndüren bir kamera kullanırken sahne geçişlerini de bu kullanımla sanki tüm film tek sekans üzerinden gidiyormuş hissi yaratarak çekiyor.Ayrıca filmi kendisi ve Benoît Debie ortaklığındaki kırmızı renk paleti ağırlıklı harika görüntü yönetimiyle destekliyor.Tabi filmin ilk yarısındaki kırmızı,siyah ağırlıklı tonların yerini sonlarına doğru daha renkli ve doğal renkler alıyor.O ünlü  tecavüz sahnesi ise uzun bir sekansla ,seks ve şiddeti en sert şekilde yansıtmaya çalışarak akıllardan çıkmayacak bir yapıyla sergileniyor.Hele ki bu sahnede arkada birkaç saniye beliren o görüntü.Bana kalırsa filmin en vurucu yönü.Noe bu sahnede kamerayı ilk kez sabitlerken Jo Prestia ve Monica Bellucci'nin sahnedeki performansları tam puan alıyor.Aslında bu sahneden sonra film biraz düşüş yaşıyor.Çok ekstra bir şey görmememizin yanında Gaspar Noé devreye rüya faktörünü sokuyor.Rüya faktörü ve filmin finali filme olumsuz yansımada bu hamlenin filme çok bir artı kattığını da düşünmüyorum.


Monica Bellucci filmde kariyerinin en iyi performanslarından birini veriyor.Hatta tecavüz sahnesinde adeta döktürüyor.Vincent Cassel'de oldukça inandırıcı bir performans ortaya koyarken kadronun geri kalanı da üzerine düşüne yerine getiriyor.


Irreversible ile Gaspar Noé akıllara kazınan bir başyapıta imza atıyor.Yönetmenin sert tavrını anlamaya çalışıp derin anlamlar çıkarmak için çabalayanların daha çok seveceği bir film olacaktır.


PAUN:8.3   NOT:A


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder