12 Temmuz 2014 Cumartesi

The Rover


 

İlk uzun metraj filmi Animal Kingdom ile adından söz ettiren Avustralyalı yönetmen David Michôd bu defa gelecekte geçen bir suç filmiyle karşımıza geliyor.Kendi de aynı Andrew Dominik gibi Avusturalya da çektiği ilk filmin ardından Hollywood'a transfer olmuş.Andrew Dominik ilk Hollywood denemesinde başyapıt (The Assassination of Jesse James by the Coward Robert Ford) çıkarmıştı.David Michôd ise ilk Hollywood denemesinde Dominik'in gerisinde kalsada yine de kayda değer bir iş çıkarmayı bilmiş.Her iki yönetmen de stilize suç filmleri yapması ve benzer kariyerleriyle son dönemde aynı yolun yoldaşları olduğu söylenebilir.Bazen bazı yönetmenlerin Hollywood'a transfer olmasından rahatsızlık duysak da bu tarz yönetmenlerin Hollywood'a transfer olması daha iyi oyuncular ve stüdyo imkanlarıyla tarzlarını devam ettirdikleri takdirde filmlerine olumlu yansıyor.

 

Film ne olduğunu bilmediğimiz bir felaketten 10 yıl sonrasıyla açılıyor.Avustralya'da western filmleri hatırlatan bir çöl atmosferinde suç oranının arttığı ekonomik buhranın yaşandığı bir toplum içindeyiz.Kendimizi filmin hemen başında ne olduğunu bilmediğimiz bir olayın içerisinde buluyor.Eric arabasının çalınması sonucu yolda karşısına çıkan Rey ile birlikte arabasını geri almak için bir grup suçlunun peşine düşüyor.Bir yandan da bu buhran ortamında her şey bir araba için mi sorusu beliriyor.Dert yanan karakterler,sosyolojik incelemeler,sistem eleştirisi,suç dünyası ve oyuncu performansından güç alan kaliteli bir yönetmenlik Michael Mann vari stilize suç filmlerini anımsatıyor.


David Michôd'un kaliteli kamerası damakta harika bir tat bırakıyor.Aksiyona çok bulaşmadan gerilim ve atmosfer oluşturma çabası içerisinde.Kendimizi çok iyi yönetilmiş ve oynanmış sağlam bir suç filminin içinde buluyoruz.Fakat kuşkusuz daha sağlam bir senaryo filmi çok daha ileri götürebilirdi.Evet senaryo aksayan nokta çok yok, sağlam karakterlere sahip ve üstelik kendi felsefesini oluşturmayı bilmiş.Fakat bunun ötesinde filmdeki diğer unsurlara nazaran senaryo biraz zayıf kalmış.Bu da filmi kalite anlamında ancak bir noktaya kadar taşıyabilmiş.Tüm bunların yanında filmin müzikleri filme harika bir tat katıyor.

 

 

Son olarak başroldeki her iki oyuncunun (Guy Pearce ve Robert Pattinson) harika performansları göz dolduruyor.Yıl sonunda 2014'ün en iyi oyuncuları listemde ilk 5'te olurlar mı bilemiyorum ama her ikisini de izlemek büyük zevk.Robert Pattinson 'Rey' rolündeki performansıyla şu ana kadar ki izlediğim filmleri içerisinde açık ara en iyi performansını ortaya koyuyor.Özellikle konuşmasından yüz mimiklerine rolü için mükemmel bir çalışma yapmış.Diğer yandan Rey'e oranla daha derin bir karakter olan 'Eric' rolünde Guy Pearce'in bir an bile aksamayan performansı da bir o kadar kuvvetli.


The Rover gerek yönetmenliği gerekse de oyuncu performanslarıyla son derece kaliteli bir suç-distopik bilimkurgu örneği.David Michôd ilk Hollywood denemesinde başarılı olsa da The Rover öyle çok iyi diyebileceğimiz bir film değil.Belki daha katmanlı bir senaryoyla çok daha kaliteli bir iş olabilirdi.


PUAN:7.3   NOT:B

 




Hiç yorum yok:

Yorum Gönder